GİTMEK
Bazen “gidiyorum” der ve gidersiniz.Köyden, kasabadan, kentten…Bazen abartırsınız, ülkeden de gittiğiniz olur.***Gerekçeleriniz hazırdır.“Toprak karın doyurmuyor.”“İş güç yok.”“Kimse beni anlamıyor.”“Şehrin taşı
Devam“Sinir uçlarıyla oynamak…”Zaman zaman başvurulan bir oyundan başka bir şey değildir.Hem de tehlikeli bir oyun…“İhanet” diye özetleyebilirsiniz.…Tanımlamalar belli…Önce millet adı,
DevamCumhuriyet Döneminin en önemli fikir adamlarından… Hareket Dergisi’nin kurucusu Nurettin Topçu… Anadolu ve İslâm Medeniyetinin sentezi için büyük çaba harcamış.
DevamHayat bu… Rüzgar gibi gelip geçiyorsunuz adeta. Ajandanızda, cep telefonunuzda binlerce isim… Albümlerde onca fotoğraf… Hafızanızda köşeleri tutmuş ağır abiler,
DevamHenüz hiçbiri ortada yokken… Cep telefonu… Bilgisayar, televizyon… Radyo… Dergiler vardı ve onunla taşınırdı kültür sanat… Onun heyecanıyla çarpardı yürekler.
Devam9 Eylül 1922… Tamı tamına yüz yıl önce. Mehmetçiğimiz, “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” komutuyla adeta kanatlı atlılara dönüşürken… Bir
DevamMuhtemelen böyle bir sey olmayacak. Biz, “son skandal” adlı diziyi izlerken… Uzak yakın fark etmez, yeni skandalların taşları döşenecek… Ağları
DevamEn son ne zaman kullandınız bu sözü? Ya da duydunuz? İş çıkışı evde soluğu alanlar… Daha çok babalar içindir “yorgun”
DevamSordum sosyal medyaya… “Böyle bir şiir var mı” diye… Yokmuş. Çıka çıka Füsun Atalay’ın “Bir Kedisi Olmalı İnsanın” çıkınca karşıma…
DevamHani hep derler ya… “… keşke sağ olsaydı da bugünleri görseydi.” Oysa cümle âlem bilir ki geri dönmemek üzere veda
Devam“Göçmen” politikası sil baştan… Tüm bildiklerimizi unutturacak türden bir gelişme… Haber İngiltere’den geldi. “Ülkeye yasa dışı yollarla girmiş sığınmacılar, işlemleri
DevamBir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Pireler berber iken, develer tellâl iken… Karadeniz kıyısında şirin mi
Devamİnsan, çok tuhaf!.. Bu kez de Jupiter’in uydusu Europa’ya takmış. Buzla kaplı okyanuslarında oksijen bulunuyor olabilirmiş. Çeşitli organizmalar da… “Kim
DevamŞana Taka Kütüphane yolu üzerinde görünce aklıma geldi. Bizim buraların klimasına uygun olarak ötede beride karşılaşırdım fakat bu farklıydı. Beton
DevamSonunda bu da oldu. Trabzon gibi bir kentte kitap fuarı düzenleniyor. “Kitap kurtları bu fuarda buluşacak” diye de duyuru yapılıyor.
DevamFiyatlar el yakıyormuş… Her şey ateş pahasıymış… Mutfakta yangın varmış… Böyle diye diye ilk cemreyi düşürdük. Düşürdük de zaten “ateş”
DevamDaha önceleri böyle değildi. Ayağımızda yün çorapları olduğundandı herhalde. Evimiz ahşap taş karışımı, kiremit örtülüydü. Odalarımızın bölmesi kalın tahtalardan, üstü
DevamBirbirlerinden uzak gibi görülseler de… İç içe girdikleri kesin. Eski İstanbul’da (Bizans Dönemi) Maviler ve Yeşilleri bilenler bilir. At yarışlarında
DevamOperasından biliyoruz. Yüzlerce yıl önce bu topraklarda yaşanmış… Ankara’nın en güzel kızlarından biri olan Karyağdı Hatun’un efsanesi… Telli duvaklı gelin
DevamAslında her şey güzel başlamıştı. “Dünyanın en güzel şehrine uçuyorum” diye de paylaşmıştım sosyal medyada. İstanbul’dan Trabzon’a… Tam da Fırtına’nın
DevamModa mı ne?Hemen her kesimde aynı hastalık.O anlatıla anlatıla bitirilemeyen muhteşem “duyarlılık” bir anda tuzla buz…Yıl olmuş 2022…Biz hâlâ nelerle
Devam61 yıl önce…1961’den beri…“Çalışan Gazeteciler Günü” kutlanıyor.Trabzon’da, Trabzonlu bir gazeteci olarak kutlamanın ise keyfi bambaşka…Tam da plakamıza denk gelmişken…Trabzonspor da
Devamİlkokul öğretmenimiz Şefik Selimoğlu’nun şiir kitabının adıydı.Köy okulunda okuyorsunuz, öğretmeniniz bir şair ve siz bunu bilmiyorsunuz.Ne zaman ki herkesin önüne
DevamMasa üstünde, çekmecede…Bilgisayarda, raflarda, aklımızda…Henüz zamanı gelmemiştir belki de…*** Son günlerde öyle bir fotoğraf düştü ki ekranlara, sayfalara…Adını “kaliteli yalnızlık”
DevamFerdi Tayfur, bugünleri yazmış anlaşılan.Her ne kadar “Fadime’nin Düğünü” adını verse de…Aklımızda kalan kısmı ilk satırı oldu.“Hadi gel köyümüze geri
DevamKaradeniz’e kıyısı olan ülkelere “demiryolu ne durumda” diye şöyle bir bakarken…Aklıma geliyor, “keşke spor sevgimizin KDV’si kadar gündeme alabilseydik demiryolunu”
DevamSevgili çocuklar…Elleri öpülesi saygıdeğer öğretmenlerimiz…Hayatta en değerli varlıkları çocuklarının ilk adımlarını, ilk sözcüklerini heyecanla bekleyen, yalnızca okul çağına gelinceye kadar
DevamHani bazen bir oyunun, filmin…Bir serginin, sohbetin, yürüyüşün…Müze ziyaretinin, romanın ardından…“Çok iyi geldi” dersiniz ya…İşte öyle bir şeydir sanat. Şifa
DevamBir de “saç saça, baş başa” var. Bu tek heceli sözcükler, bende hep Uzak Doğu’yu çağrıştırır. Bunun daha ‘et’i, ‘ot’u,
DevamKaç kez yazıldı çizildi. Sohbetlerde, sahnelerde dile getirildi.İstanbul henüz küçük bir köy bile değilken Trabzon diye bir şehir kurulmuş.Hadi diyelim
DevamHer ne kadar gerçek mucidi Nikola Tesla görülse de…İlk sihirli kutuyu İtalyan fizikçi Marconi’ye borçluyuz (1895).İngiliz James Maxwell (1865) ile
DevamŞana Taka Kütüphane…Tamı tamına elli yıllık bir hayaldi.29 Ekim 1971’den başlayıp…2021’e kadar devam eden…*** Biz, Şana’nın tam ortasında sayılırdık. Öteşana
DevamŞunun şurasında 29 Ekime ne kaldı ki?Hummalı bir çalışmadır gidiyor..İstanbul AKM ile aynı güne denk geldi, iyi mi?Büyük kentlerdeki kültür
DevamÇok çok eskiye gitmeyelim.Ünlü seyyahımız Evliya Çelebi, 1640’ta geçince bu kıyılardan…Üzümünden, elmasından, armudundan ve hurmasından da bahsetmiş. Bir de binlerce
Devam“Doğu Karadeniz” denildiğinde…Doğal olarak fındık ve çay gelir akla…İki “altın ürün” yani…*** Çay üretiminde beşinci sırada olsak da…Fındıkta yerimiz belli,
Devamİşler sarpa sarınca…Yani “karbon salınımı” sınırları zorlayınca…Gökyüzünde “kara delik” senaryoları uzadıkça uzayınca…Kirli havayla yükselen kirli politika her şeyin üzerini örtmeye
DevamNe zaman aklıma gelse?Ekranlara sayfalara yansısa…Define Adası’nı hatırlarım.Robert Louis Stevenson’ın romanı…Okuyanlar bilir…Korsanlar, harita, macera, ada, mağara ve hazine…Romanın sonunda…Kahramanlarımız, adadaki
DevamMedya dünyası bu…Bütün mesele daha fazla okur…Daha fazla gündemde yer alma…Tartışılma, konuşulma filan…Aşağı yukarı herkesin çizgisi belli. Yaklaşımı, göndermesi, dokundurması…En
Devam12 Eylül 1980 sabahı…İçimizde en erken uyanan Faik Ahmet’ti. Radyoyu açınca anlamış…Bir de sahil yolundaki askerlerden…*** Ülkemizin en tanınmış okullarından
Devam14 bin yıl önce…Asya ile Amerika arasındaymış Mu.Büyük bir felâket yaşanmış ve sulara gömülmüş.Kayıp Kıta Mu olarak kazınmış hafızalara…Nuh Tufanı’nı
DevamŞana Taka Kütüphane, tepe bir noktada…Küçük bir orman kenarında olunca…Doğal hayatla da bütünleşmeye başladı. İlk misafirimiz bir kedi yavrusuydu.“Çirkin” koymuştum
DevamNe zamandır bu geziyi bekliyorduk.Süleyman, Hayrettin ve ben…Kuzey’den Doğu’ya bir yolculuk olacaktı bizimkisi.*** Bu yolculuklarda bol bol konu çıkıyordu bana
Devam“Hint Masalları…” Yine bir Ağustos gününde…1972’de girmiş kitaplığıma…Dolap No:5…“Kitaplık” derken, öyle raflar filan yok.Dedemin, elde kıyılmış tütünlerini koyduğu tereğin yanında…Derme
DevamTemmuz ve Ağustos sıcaklarını dört gözle beklerken…Yanılmışız demek…Ege ve Akdeniz kıyılarında yangın…Karadeniz’de ilkbahardan kalma günler…Su baskınları, seller…*** Sümerce bir tanrı
Devam“Ağustosa girdik, kışa girdik” derdi babaannem.Hani yeni takvimle arada 13 gün fark var ya…Aslında 14 Ağustos sonrası içindi bu yakıştırma…Gerçi
DevamHenüz iki yıllık bir fidan olmasına rağmen boyu beş metre civarındaydı.Demek ki sevmişti toprağını. Güneş üzerine doğup batıyor gibiydi.Fakat böyle
Devam“Demir Yumruk” olarak tanıdık onu…Dünya Şampiyonluğunun yanına bir de Olimpiyat Şampiyonluğunu eklerken…Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Dünyayı…Mete Gazoz’un ardından ikinci altın madalyamızı
DevamRefakatçiydim.Her nedense yanıma kitap almamıştım.İyi de iki gün boyunca nasıl yapardım kitapsız deftersiz?Tamam, cep telefonum vardı, not defteri bölümüyle aklıma
DevamGökteki bulutların yere indiği bir gündü sanki…Göz gözü görmüyordu tipiden…Kurtlar da çıkabilirdi çünkü dumanlı havayı severlerdi.Birden duyduğumuz sesle kendimize gelir
DevamÇok kritik bir süreçten geçiyoruz.Batı’nın fabrika ayarları değişmese de adımlarında bir tuhaflık var.Zaman zaman sendeleme filan…Geri adım atmalar, sahip çıkmamalar,
Devam17 Temmuzda yazmışız.“Bir Derenin Hatıra Defteri” Hani kısa bir süre önce metrekareye 220 kg civarında yağış düşmüştü ya…Heyelanlar ve seller
DevamBirincisini öyle ya da böyle hemen her gün kullanıyoruz.Dilimizden düşürmüyoruz. Birincisi “insan”dır…İkincisi yani “şüphesiz” ise henüz o aşamaya çok uzak…Hatta
DevamHep yazdık, yazıyoruz.Hani dilimizde tüy bitti misali…Karadeniz gibi deli dolu bir denizin kıyısında yaşıyoruz.Onca derenin arasında…Arazimiz engebeli ve her an
DevamNesini sevmiyorum ki; ovasını, yaylasını, içince pınarlarından ciğerime çekince memleket havasını, ocak ateşinde nar gibi hamsi kuşu tavasını, evimizin dökülen
DevamAyhan Alptekin…Hani o, çok sayıda bestesini eşe dosta veren…Müzik dünyasında bir fırtına gibi eserken birdenbire her şeye küsen…Ardeşen Şenyurt Afyon
Devam“İstanbul’u İzliyorum Yer Yer Salyalı” Orhan Veli, bugünleri yaşasaydı o muhteşem şiirine böyle başlardı herhalde. Fakat her şeye rağmen yine
DevamGazetelerin ancak kese kağıtlarıyla köyümüze geldiği günlerdi. Ve biz, itina ile açtığımız bu eski sayfaları defalarca okurduk.Alfabeyi yeni sökmüşçesine…Ne yazıyorsa…***
Devam“Dolar ve Euro’yu cüzdanımda taşıyorum.” “Lirayı?” “Cebimde.” “Oldu mu şimdi?Asıl onu yani Türk Lirasını cüzdanında taşımalısın.” Zorunlu kulak misafirliğim kısa
DevamBizimkisi iflâh olmaz bir demiryolu hikâyesi…Yüzyılı aşkın bir süredir bekliyoruz, bekletiliyoruz. Fakat ne olduysa, nasıl olduysa bir türlü gelmiyor tren.
DevamHer şeyin bir karşılığı olmalı. Başarıya methiyeler düzülürken…Sayfalar ekranlar şenlenirken…Başarısızlığın tarifinde anlaşalım önce…Yani şöyle özetleyelim.Beklentileri karşılayamamışsan.Galibiyet değil beraberlik yüzü bile
DevamBaşlık çok önemli…Kimi, başlığı bulmadan yazıya başlamaz. Kimi de yazının sonuna kadar sabreder. Kim bilir, belki de oralarda bir yerdedir.
DevamTam 33 yıl önce yazmışız. “Ölü Kıyıların Geleceği.” HORON dergisinin ilk sayısında… TÜBİTAK 1986 İzmit Körfezi Araştırması’na da bir göz
DevamYeni Zelanda’nın ileri gelenleri… Çocukları, Aucland Chairman Yatılı Okulu’nda okurken… Bir sürpriz yaz tatili hediyesi planlarlar… Sloughi adlı bir
DevamKoşamıyorsa… Taşıyamıyorsa… Ve özellikle de bacağı kırılmışsa… Yapılması gereken belli… Atın ölümü arpadan olmaz artık. “Niye?” “Kırılan kemikleri kolay
DevamNe zaman bu sözü duysam Karadeniz gelir aklıma… Çarşaf gibi zannedersin… Turkuaza çalan o muhteşem rengiyle büyüler seni… Fakat
DevamÇok şey yazmak isterdim aslında… Salgın günlerinin nasıl geçtiğini? Sağlık çalışanlarını… Kepenkleri kapalı esnafı… Eğitimi, ulaşımı… “Tam kapanma mı olsun
Devam“Z harfini yasaklıyorum.” “Hadi ya” demek isterdim ama yapamazdım. Önceki demeçlerde de öyle olmuştu. “Cumartesi ve Pazartesi günleri hiç kimse
Devam“Senin hayalin, benim hayalim” derken… Büyük hayaller, küçük hayaller… Zorluk derecesi en yüksek olanı var. Kaşla göz arasında gerçekleşeni… Kendimizi
DevamBir türlü akıllanmıyoruz. Soyup soğana çeviriyorlar, kapının önüne koyuyorlar. Dönüp dolaşıp yine aynı yere geliyoruz. O, ‘köşeyi dönme’ sevdası yok
DevamGeri dönmeyi başarabilmişse… Gördük başına gelenleri. Kayıp koyun değil de yün yumağı yani. *** Dile kolay beş yıl… Demek ki
Devam*** Üstad Necip Fazıl Kısakürek’ten… Alev Taşkent Belgin’in ‘Annem Derdi ki’ kitabını okurken çıktı karşıma. Düşündükçe düşündükçe “ne kadar doğru
DevamBüyük Usta Orhan Veli için… “Şiire kasket giydiren şair” derlerdi. Nereden bilebilirlerdi spora da kasket giydirilebileceğini? *** Salgın süreci “daha
DevamBAHAETTİN KABAHASANOĞLU Aralığın son günleri. “Gönül Alma Günü… ” Kısaca “gag” diyebilir miyiz? TDK’ya baktım da… Gag, “gülüt” demekmiş. Espri,
Devam