YAZARLAR

HAYALLERİN BİLEŞKESİ

“Senin hayalin, benim hayalim” derken… Büyük hayaller, küçük hayaller… Zorluk derecesi en yüksek olanı var. Kaşla göz arasında gerçekleşeni…

 Kendimizi derste buluyoruz bir anda. “Hadi bileşkesini alalım.” Özetlersek, “bi orta yol bulalım” anlamına geliyor. Yani? “Biraz sen vazgeç, biraz da ben…” İyi de tarafları derinden sarsıyor. Çünkü hayalinizden vazgeçiyorsunuz. Hayallerinizden ve dolayısıyla kendinizden…

 *** Her şey parmak izi gibi yansıtmıyor bizi. Değişe değişe… Dönüşe dönüşe yaşayıp gidiyoruz işte. İşte bu “yasayıp gitme” esnasında tutunduğumuz en güçlü dal, hayallerimiz… Bazen yaklaştığımız oluyor, yaklaştığımızı sandığımız da… Sonra? Biz gittikçe, o da gidiyor sanki… Uzaklaşıyor, yeni hayallere yelken açıyoruz.

*** İyi ki “hayal kurma hakkı” denilen bir hakkımız var. Hayal kurma saati… Kalabalıklarda bile yalnız kalabiliyoruz. Biri, bir şey mi dedi? Yoksa herkesin ilgilendiği sözler karşısında suspus muyuz? “Günaydın, sabah oldu” mu ararsın? “Alo, biz nerdeyiz, sen nerdesin” mi? Yüklendikçe yüklenirler. Hayal alemindeyiz işte.

 *** Rüya görmek gibidir hayal etmek… Eğitime öğretime gerek kalmadan.. Dev adımlarla ilerleyebilir… Bazen kanatlarınız bile olmadan uçabilirsiniz. O yıldız senin, şu yıldız benim dolaşabilirsiniz gökyüzünde. Gerçi kendinizi her daim yeryüzünde bulsanız da yolculuklar keyif verir insana…

 *** Hani bugünlerde zor bir süreçten geçiyoruz ya… Üç beş kelime ile anlaşabiliyoruz gibi… Salgındı, virüstü, aşıydı, yoğun bakımdı… Hemen herkeste nükseden yeni uzmanlık alanları… “Enfeksiyon Hastalıkları’ndan bir anda ‘Yatırım’a atlayabiliyoruz. Bu konularda kafa yormuş, dirsek çürütmüş olanları bile hayretler içinde bırakabiliyor… Saatlerce konuşabiliyoruz.

*** Bi bakmışız ki salgın malgın yok. Kalan sağlarla devam ediyor hayat. Yıl olmuş 2022… Yine aylardan Nisan… Sanki Meydan Parkı’nda toplanmış bütün şehir. Hayal ettiğimiz ne varsa gerçekleşmiş. Hayal dediğimiz de şu belâdan kurtulmakmış meğer… “Başka hayaller?” “Fırsat mı bıraktı şu virüsler?”

 *** Sürekli bir hayal dünyasında yaşamak da yoruyor insanı. Anka Kuşu’nun sırtında dünyayı dolaşacak halimiz yok doğal olarak… Fakat yine de dökülür dilimizden: “İyi ki hayal kurma hakkımız var.” Biliriz ki her şey hayal kurmakla başlar. Bir hayal, bir hayal daha…

Sonra bir gün fatura kesilir. Hayat aslında hayallerimizin bileşkesidir. *** Ya bi hayalin peşindesin ya da bi hayalin peşindekinin peşinde… Hayaller kolay kolay gerçekleşmiyor ama bizler yine de kurmaya devam edelim. Mademki her şey kafada bitiyor, o zaman kafada başladığını da kabul edelim.

 Fakat alnımıza “hayalperest” yazılsın istemeyiz. İsmimizin önünde de… Okul öncesinden başlamak üzere çocuklara hayal kurmayı mı öğretsek acaba? Hafta sonu ne hayaliniz varsa hafta içi gerçekleşmeyeceğini bile bile… En eski, en derin, en güzel hayalinize bir gün kavuşmanız dileğiyle…


Bir yanıt yazın

× Bize Ulaşın!