KÜLTÜR SANAT

YASEMİN YALÇIN ”BU OYUNUN ”SAHNE ARASINDA EVLENDİK

Yasemin Yalçın, İlyas İlbey ve Eylül İlbey’in rol aldığı “Her Şey Bedava” oyunu Bakırköy’deki Yasemin Yalçın Tiyatrosu’nda perdelerini açtı. Oyun, Yasemin Yalçın ve İlyas İlbey’in ilklerini de içinde barındırıyor. Matine suare arasında sahnede evlendiklerini söyleyen çift, “Her Şey Bedava” ile tekrar sahneye döndükleri için çok heyecanlı. “Komedi kılıcımız, kalkanımızdır” diyen Yasemin Yalçın, İlyas İlbey ve Eylül İlbey ile oyunu konuştuk.
“Her Şey Bedava” oyununu yeniden sahneye taşıdınız. Bu sizi nasıl hissettiriyor?
İlyas İlbey: “Her Şey Bedava” Oğuz Aral yönetiminde 1989’da Bakırköy Belediye Tiyatroları’nda sahnelenen ilk oyundur. Orada Yasemin Hanım’la ben oyuncuyduk. 1991 yılında kendi tiyatromuzu kurduğumuzda da “Bedavamı Sandın” adı altında Türkiye’yi dolaştık. Bizim de profesyonel anlamda ilk oyunumuzdur. 33 sene sonra kendi binamızda bu oyunu oynuyoruz. Onun ötesinde hayatımızın da kuruluş oyunu. Çünkü bu oyunun matine suare arasında sahnede evlendik. Rahmetli Yıldırım Aktuna, o zaman belediye başkanıydı ve nikâhımızı kıydı. Sahnede, dekorların arasında evlendik. Zeliha Berksoy ve Türker İnanoğlu şahidimiz oldu. Sonra suaresini oynadık. O nikâhta da Eylül, 3 yaşında kucağımızdaydı. Annesini izleyen Eylül, bugün annesinin partneri oldu.
Yasemin Yalçın: Hiç aklımıza gelmeyecek bir şey. Eylül, sahne tozunu yuta yuta bugünlere geldi.


Tiyatro Don Kişot işidir
İlyas Bey hem yönetmenlik yapıyorsunuz hem de oynuyorsunuz. Bu sizi zorluyor mu?
İlyas İlbey: 4 ayrı rolüm var. Ucuz tiyatrolar vardır, fazla oyuncuya para vermemek için bütün rolleri tek kişiyi oynatır. Onu anımsatır bu oyun. Özel tiyatrolar hep fakirdir. Seyirci yakınıyor “bilet pahalı” diye. Bir oyunda bırakın sahne maliyetini elektriğe güç yetmiyor. Tiyatro, Don Kişot işidir. Özel tiyatro olarak kapı da baca da kırsanız sonuçta bir yere kadar kazanıyorsunuz.
Kaçıncı kez tiyatro sahnesindesiniz?
İlyas İlbey: Binlerce oyun oynadım. 1967 yılında 7 yaşında, ilkokulda sıraların üstünde ilk kez oynadım. İlk profesyonel diyebileceğim oyunum 1976’dır. 1981’den bu yana da 43 senedir sahnedeyim.
Sizin birlikteliğiniz de çok eski…
Yasemin Yalçın: Biz okul arkadaşıyız zaten konservatuvardan.
Annemle babamla oyunu oynamak büyük şans
Televizyon dünyasından koptunuz, neden?
Yasemin Yalçın: Komedi kendi dünyasında, kendi zamanını ve kendi modasını yaşar. Bu dünyada da böyledir. Komedinin birçok tarzı vardır. Bizim şu an oynadığımız oyun aynı zamanda İtalya’nın bir gerçeğini anlatıyor. Bu anlamda sözü olan da bir oyun. Büyük bir hayat mücadelesi veren, zorlukları anlatan bir oyun. Sistemin her türüne karşı… Saldırıyı komediyle yapmak müthiş bir güç oluşturuyor. “Komedi kılıcım ve kalkanım” derim. İstediğim zaman saldırırım istediğim zaman savunma kalkanım olur komedi.


İlyas İlbey: Senin o sözünü hiç unutmam. Seneler evvel “Mizah sizin için nedir” diye sordular, “Kılıcım ve kalkanımdır” dedi. Öyle yer etti bende o laf…
Yasemin Yalçın: O ruh var bende. Sözümü esirgemem. Komedi yoluyla anlatmaya çalışırım.
Eylül Hanım, sizin için bu oyunun önemi daha büyük sanırım?
Eylül İlbey: Matine suare arasında “annemle babam bugün evleniyor” deyip 3 yaşımda, elimde bir cips paketiyle dolaşmışım sahnede. Büyüyüp annem ve babamla aynı sahneyi paylaşmak müthiş heyecan verici. Annemin bir sözü vardır, “İyi bir oyuncu olmak için önce iyi bir insan olmak gerekir.” Annemle babamla iyi bir insan oldukları için gurur duyuyorum. Küçüklüğümden beri o sahnenin tozunu beraber yutmam büyük şans. Ve şu anda aynı sahnede annemle babamla selam vermek, o alkışı almak, gurur verici.
Yasemin Yalçın: Bir anne olarak beni düşünün… Zannediyorum mutluluğu kat ve kat daha fazla beraber selama çıkmanın. Bu arada gençliğinden de faydalanıyoruz, arada sufle veriyor bana.
Eylül İlbey: Her gün provaya geldiğimde sahneye çıkacağım zaman çok heyecanlanıyorum. Sahneden inince “oh” diyorum. Sevdiğim, âşık olduğum bir şeyi meslek edinmişim. En büyük lükslerden biri de bu.
Yasemin Yalçın: Ben de ilk oyunlarda hep kaçıp gitmek istiyorum. “Ben niye bu işi yapıyorum” diye. İlk oyunlar korkunç bir şey çünkü karşınızdaki oyuncunun da lafları bilinç altınıza girmesi lazım. Müthiş bir şey, delilik bu başka bir şey değil.
Sanırım bu ekibin patronu İlyas Bey?
İlyas İlbey: Yok, benim yönetmenlik dışında patronluğum yok. Patron Eylül.
Yasemin Yalçın: Benim hiç öyle bir duygum olmadı. Biz ofis açtığımızda bir masa vardı İlyas, “Gel şuraya otur” dedi. “Yok yok. Ben oturmam” dedim. Sahneye çıkarım oyunumu oynarım ve giderim. Benim başka anladığım işim yok. Kafam basmıyor. Kafası basanlarla buradayım o yüzden. Müthiş bir rahatlık benim için de… Eylül de yetişti zaten, o da babasının işlerini hafifletiyor.


Seyirci bu oyuna neden gelmeli?
Yasemin Yalçın: Bizim tiyatromuzda oyunumuz hiçbir zaman kötü gitmemiştir. Hakikaten 23 yaşında açtığımız oyun, hiç bizi yanıltmadı. Seyircimiz her zaman son oyunda da salonu doldurdu.
İlyas İlbey: Bu oyuna seyirciyi, seyirci gönderiyor. Seyirci izliyor, beğeniyor ve gönderiyor. Ama bunun altyapısına baktığımız zaman kuruluşumuzdan bu yana seyirciyi hiç küstürmedik ve boş göndermedik. Seyirci kendi halini görüyor, gülüyor, eğleniyor, dersini de alıyor ve gidiyor.
Eylül İlbey: Gerçeklik ve farkındalık var bu oyunda.
“Her Şey Bedava” 18 Aralık’ta Bakırköy Sahne 74 sahnesinde olacak. Ekibin, 6 Ocak’ta Ankara’daki MEB Şura Sahne’de başlayan turneleri yurdun dört bir yanında devam edecek.
AT İŞİ HOBİ İŞİ
İlyas bey sizin yarış atlarınızı ve merakınızı bilmeyen yoktur…
İlyas İlbey: Koşan atlarım var, evet. En son 1.5 ay önce Tumturaklı diye bir atım kazandı. En son koşan atım da 3. oldu Müjdat Hoca. Müjdat Gezen’in ismini verdim. İlk koşusunda 3. oldu. Arada Müjdat Hoca’ya soruyorum “Sağlığın nasıl iyi mi, hocam koşabilecek misin” diye.
Peki yarışlardan yüksek kazançlar elde ettiniz mi?
İlyas İlbey: Benim at yarışlarında oyun oynamak gibi bir derdim yok. O tarafında değilim. Kazanç olsun diye yapılmaz yani. Sahalarda koşan Türkiye genelinde 10 bin at var. Yıllık toplam ikramiye 500 milyon olsa ve onu at sahiplerine verseniz atın bakımına yetmez. Bu iş hobi işi. TJK’da asli üyeliğim var. 2-3 tane at sürekli koşturuyorum. Daha çok ben sektörde bir at kaç kişiyi istihdam ediyor, ona bakıyorum.
Yasemin Yalçın: Ben koşulara çok sık gitmesem de çiftlikte seviyorum. Onlar bambaşka bir şey. İnsan duygusuna sahip köpeklerle atlar.
İşimizi eve getirmiyoruz
İlyas Bey hanımefendilerin sizin için anlamını sorsak?
İlyas İlbey: Biri sağ gözüm diğeri sol gözüm.
Yasemin Hanım peki sizin için İlyas Bey ne anlam ifade eder?
Yasemin Yalçın: Öğrenciliğinden beri İlyas ile beraberim ama sanki onca sene geçmemiş gibi. Hani sanki biz evleneli 10 sene olmuş gibi. Doğalız evde de… İşimizi eve getirmiyoruz. Ev hayatımız başlıyor. Sıradan insanlar gibi yaşamayı seviyoruz.
Kırmızı halılarda dolaşmayı seven kişiler değiliz. Bizim en vefalı dostumuz halkımız oldu. Çocuklarımızı da öyle yetiştirdik. Hep etrafına yardımcı olan, vefası olan çocuklar. Çok mutluyum o konuda.
“İnce İnce Yasemince” bize engel oldu
Yeni oyun var mı planlarınızda?
İlyas İlbey: Eylül, müzikal yapmak istiyor. Eylül’e de müzikal yakışır çünkü çok iyi dans ediyor. Onun ötesinde kabare yazdırmak istiyoruz. “İnce İnce Yasemince” tarzı mizahi kabare yapmak istiyorum. 95 yaşında da olsanız sahneye çıkacak derman gücünüz varsa çıkarsınız. Haldun Dormen, örneği olduğu gibi. Emekliliğimiz yok bizim. Onun için yapabildiğimiz kadar yapacağız bu işi.
Hiç içinizde ukde kalan bir oyun ya da proje var mı?
İlyas İlbey: Özel tiyatrolarda bu biraz hesap kitap işi oluyor. Mesela Yasemin Hanım “Hırçın Kız”ı oynamak istiyor. Ben de oynamasını gerçekten çok isterim ama en az 40 kişi oyuncu kadrosu gerek. Tıklım tıklım oynasanız yine zarar edersiniz. Dolayısıyla hayata geçemiyor.
Yasemin Yalçın: Rahmetli Aram Gülyüz bana bir senaryo yazmıştı. Onu hayata geçiremedi. Her şeyi hazırdı. “Başkası oynasın” dedim, bana “Yok, rafa koyar, çöpe atarım yine de oynatmam. Onu sen oynamalısın” demişti. Oğlu hayata geçirmeye çalışıyor. 25 sene önce televizyon için bir proje düşünmüştüm. Fakat “Yasemince”ler çok engel oldu. Bütün kanallarda reytingler çok yüksek olduğu için her kanal “Yasemince”yi istedi, dolayısıyla biz bize engel olduk. Kendi ayağımıza taş koyduk.
Evde mutfağa kimler girer?
Yasemin Yalçın: Tabii ki her zaman ben. Ben evcimen bir kadınımdır. Her şeyim elimin altından geçer, kendim yaparım.
İlyas İlbey: Mutfaktan çıkmaz. Yasemin Hanım’ın yedirme hastalığı var. Ama eli de lezzetlidir.
Hangi konularda fikir ayrılıklarınız oluyor ya da ortak noktada birleşiyorsunuz?
Yasemin Yalçın: Yıllardır beraber olduğumuz için o konuda algılarımız açık. Eylül ortalamamızı buluyor.
Eylül İlbey: Genelde çıkıntı olan ben oluyorum.
İlyas İlbey: Mesela bu oyuna başlarken Eylül istemiyordu.
Eylül İlbey: Şu an seve seve istiyorum. Bunun da nedeni diyaloglar çok uzundu. Oyun eski olduğu için seyiriciyi belli bir odakta tutmak çok zordu. Ben senaryoyu okurken “Baba bunu kırpmamız lazım” dedim.
Boynuz kulağı geçiyor mu?
İlyas İlbey: Boynuz kulağı geçer de Eylül’ün işi zor, iki tane boynuz var. Beni geçebilir ama annesi biraz zorlar.

Bir yanıt yazın

× Bize Ulaşın!