MÜSLÜME
Güzeller güzeli küçücük bir Yörük Kızı olarak yer alacak hafızalarda.
Ekipler, gönüllüler Toroslarda günlerce aradılar onu…
Bizler de neredeysek oralarda bir yerde yollara düşmüştük sanki.
Dere tepe ondan bir iz bulmaya çalıştık.
Gözümüz sosyal medyada, ekranlarda oldu.
Ve sonunda, Müslüme’ye konduramadığımız ‘ölüm’le yıkıldık.
*** Mersin Tarsus’ta vahşice katledilen Özgecan’ın ardından…
Bu kez yine Mersin Gülnar’da kaybolduktan günlerce sonra cansız bedenine ulaşılan Müslüme ile sarsıldık.
Soruşturma devam ediyor, varsa katil ya da katiller ortaya çıktığında öğreneceğiz her şeyi.
Ya sonra?
“Cezaların ağırlaştırılması” filân derken…
İnşallah unutulup gitmez diğerleri gibi…
Yasal düzenleme, hem de en ağırından hayata geçirilir ki…
Kamu vicdanı rahatlasın biraz.
*** Yörükler…
Eğer bizler bugün Osmanlı’nın külleri üzerinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurabilmişsek…
Onlara borçluyuz ta derinden.
Çünkü onlarla taşınmış kültürümüz…
Onlarla sağlanmış birliğimiz.
*** Beş yıla yakın görev yaptım Mersin’de…
Yörükleri daha yakından tanıma şansı buldum.
MersinTime adlı gazetedeki köşemde sorunlarını onlarca kez dile getirdim.
Çadırlarına konuk oldum, yaylalarına çıktım.
Kanal 33’teki “Bi Dünya Mersin” adlı programda çok sayıda Yörük konuğum oldu.
Özellikle meralarının satışının yapılması…
Bu işlerin de yayla zamanına denk getirilerek, toprakların yüzlerce yıllık sahipleri olan Yörüklerin çadırları kenarından teller çekilmesi…
Yayla yolları üzerinde yaşadıkları sorunlara her gün yenilerinin eklenmesine yol açtı. *** Müslüme sayesinde tüm bakışlar yeniden çevrildi Toroslara…
Mağduriyetin tavan yaptığı çaresizliğe…
Bir gün size “ülkemizin en fakir insanları nerede yaşıyor” diye sorulsa…
Hiç tereddüt etmeden, “Toroslarda” diyebilirsiniz.
*** Sarıkeçililer…
Anadolu’nun son göçerleri…
Yüzlerce yıllık kültürü yaşatabilmek için Mersin Gülnar’ı hâlâ kışlık olarak kullanıyorlar.
Bahar gelince de Karaman’a doğru yola çıkıyorlar.
Belgeseller, filmler, sergiler…
Çok sayıda sanatçıyla tanışma fırsatı buldum.
Dikkatleri Yörük Kültürüne çekmek için yoğun bir çaba içindeydi hepsi.
Bu zorlu konar göçer hayat, aynı zamanda ciddi bir turizm potansiyeli barındırıyordu. *** Mademki Selçuklu ve Osmanlı’nın ardından Türkiye Cumhuriyeti’ni de kuran kültürden bahsediyoruz.
Ve kentlerin onca cazibesine rağmen hâlâ yayla yollarında onlar…
O zaman Yörüklerin göç yollarıyla yaylaları daha fazla korunmayı hak etmiyor mu?
Çoluk çocuk yollara düştüklerinde…
Güvenlik ve beslenme noktaları oluşturulamaz mı?
Kültür ve turizm açısından yeniden değerlendirilebilecek zenginliğimize el atılamaz mı?
Ne bekliyoruz ki?
Yörükler, kaç Müslüme daha verecekler toprağa?
*** “Her ölüm erkendir” derler de yüreklerimizi dağlayan, her ocağa ateş düşüren bu güzeller güzeli Müslüme için daha ne söyleyebiliriz ki?
Bundan böyle yayla yolları üzerinde geçici karakollar görmek istiyoruz.
Alışveriş noktaları…
Değmez mi?
Türk Devletlerinin kurucu kültürü için yapabileceğimiz çok şey var. Şöyle bir düşünelim.
“Neler için ne paralar harcıyoruz?”
*** Müslüme…
Yalnızca üç yıl yaşadı.
Ortadan kayboluşu, cansız bedenine ulaşılması hepimizin kalbini sızlatırken…
Bir anda her ailenin gönlüne taht kurdu, her evin küçük kızı oldu Müslüme.
Yüz yıllık bir çınar gibi sarstı bizi…
Masumiyetin fotoğrafıydı o. Bir melekti, gelip geçti bu dünyadan.
Nurlar içindesin, biliyoruz.
Ve şimdi sesimizi biraz daha yükseltiyor, “başka Müslümeler ölmesin” diyoruz. ‘Sarıkeçililer’e pozitif ayrımcılık istiyoruz.