SATRANÇ
Önceleri adını bilirdim, o kadar. Daha çok Doğu Bloku denilen ülkelerde yaygındı ve bizde nedense pek rağbet görmemişti. Zaman içinde federasyonu kurulunca…
Okullar ve dernekler derken… Kahveler ve kafelere girince anlaşıldı. Bir savaş oyunuymuş meğer. Dikkat ve sabrın yanında birkaç hamle sonrasını da görebilmeliymiş insan…
* Beşikdüzü Atatürk Lisesi’nde öğretmenken nüksetmişti satranç sevdamız. Hasır iskemleler ve küçük ahşap masalarla sadece bizler için hazırlanmıştı sanki.
Matematik öğretmeni arkadaşım Hasan Al’a teşekkür borçluyum bu arada… Feridun Topal’a da… Sayelerinde müdavimi olduğum Satranç Kahvesi, akşamları ve hafta sonları iyice şenlenirdi.
Bazen “taşa dokundun, oynayacaksın…” “Oynadığın taşı geri alamazsın” türünden sözler duyulurdu ki heyecan daha da artardı. * “Şahı koruma” üzerine kurulu bir savaş oyunu… Veziri var, kalesi, fili, atı ve piyonları… 16’sı siyah, 16’sı beyaz olmak üzere 32 taşla oynanıyor…
Özellikle tatillerde iyi gelen türden… Akşamları da öyle… Kafa dengi bir arkadaş buldun mu? Birkaç izleyici de… Değme keyfine… * Mısır’daki piramitlerde bulunan kabartmalardan anlıyoruz ki en az 4000 yıldır oynanıyor.
Çin’de, Anadolu’da ve Mezopotamya’da… Fakat adını Hintliler koymus. Bundan 1700 yıl önce “Çatarunga” demişler. İran ve Arap dünyası sevmiş satrancı… Endülüs sayesinde Avrupa’ya ulaşmış.
Ve ilk basılı satranç kitabını İspanyol Lucena 1497’de yayınlamış, kurallar değişmeden günümüze kadar öylece gelmiş. Turnuvaların ardından ilk dünya şampiyonasını, Zukertort’u yenen Steinitz kazanmış * “Satranç” denildiğinde nedense hemen herkesin aklına Rus Karpov geliyor.
3 Nisan 1975’te Bobby Fischer’in kendisiyle oynamayı reddetmesi üzerine Dünya Satranç Şampiyonu olmuş ve 10 yıl şampiyonluklara ambargo koymuş adeta. Karpov, 1985’te Kasparov’a yenilerek unvanını kaybetmiş. * ‘Çatarunga’dan satranca uzanan bir zekâ oyunu…
Bizler biraz geç keşfetsek de çocuklar ve gençler için bulunmaz Hint kumaşı!.. Her eve lâzım… Özel bir sehpası da olabilir. Şöyle katlanıp koltuğunuzun altına konulanı da… Dinlenmek için oturduğunuzda biraz yorularak kalktığınız… Beyninizi, hiç olmadık kadar çalıştırdığınız…
Bazen de ter içinde kaldığınız derin bir oyun. Olsun, 4000 yıldır insanlar yanılıyor olamaz. Bilhassa yönetici ve sanayicilerin iyice öğrenmesi ve oynaması gereken bir oyunken…
Günümüzde “emekli oyunu” olup çıkmış. * Bobby Fischer, “satranç hayattır” demiş. Karpov, “satranç herşeydir; sanat, bilim ve spor…” Soltis, “satrancın % 99’u hesaptır.” Kasparov, “satranç, aklın işkencesidir.” Ve bir Hint atasözü der ki… “Satranç denizdir, bir sivrisinek su içerken bir fil de yıkanabilir.”