GÖZE GÖZ, DİŞE DİŞ
Bir de “saç saça, baş başa” var.
Bu tek heceli sözcükler, bende hep Uzak Doğu’yu çağrıştırır.
Bunun daha ‘et’i, ‘ot’u, ‘at’ı, ‘kurt’u var.
El’i, kol’u, yüz’ü, diz”i…
Korece ve Japonca da böyleymiş…
“Yoksa biz” diye başlayan sorular gelse de aklıma…
İçimden bir ses “fazla uzaklaşma Harman”dan” diye uyarıyor.
Dönüyorum yeniden.
*** Başlığa bakarak konumuz “kavga” sanılabilir.
Doğal olarak bir kavga aslında.
Sağlık ve güzellik kavgası.
Ve bu işlerin merkezlerinden biri de Trabzon.
Şehrimiz, sadece tarihi ve doğal güzellikleri için ziyaret edilmiyor.
Özellikle Arap ülkelerinden gelen turistler için ayrı bir parantez açmak gerekiyor.
Güzellik parantezi…
Ben aldırıyorlar, botoks ve dolgu yaptırıyorlar…
Göz kapağı, kulak ve burun estetiği de var.
“Bıyık ekimi”ni de unutmayalım.
İstanbul, Ankara ve Antalya’nın eski havası kalmamış anlaşılan.
Süper Lig’in tozunu atarken…
Saçın başın hasılatının da Trabzon’da toplanması güzel…
*** Gurbetçilerimiz…
Yaşadıkları ülkelerde aşırı pahalı olan güzellik ve sağlık harcamaları…
Türkiye’de sudan ucuz.
Öyle eskisi gibi gidiş gelişler de zor değil artık.
Bir havalimanı kadar yakınlar.
Son yıllarda “merdiven altı” sayılabilecek pek çok korsan güzellik merkezi kapandı, kapatıldı.
Emniyet ve basın sayesinde de bir çekidüzen verildi sektöre.
*** Ülkemiz, özellikle de Trabzon yoğun bir şekilde Arap turistler tarafından tercih edilirken… Gurbetçi vatandaşlarımız da eklendiğinde kim tutar sağlık turizmini?
Fakat son yıllarda nasıl olduysa oldu işte, Avrupa’dan gelenler misliyle katladı Arap turistleri…
*** Hiç kimse kendini bu güzellik girdabından kurtaramayacak anlaşılan.
Onca para saça başa gidecek.
Kaşa göze…
Dişe…
*** “Sağlıkla birlikte yeter ki bi güzellik olsun.
Bi güzellik daha…
Fakat tehlikeleri de yok değil.
İnsan, ‘gerçek’ten koparılıp, bir operasyonlar alemine doğru sürüklenmeye devam ediyor.
Adı “moda”…
Tüm bunlar, aynaya baktığımızda bir kez daha gülümsemek…
İyi hissetmek, hissettirmek için. Güzel geçsin gününüz geceniz.