BAK BU HİÇ AKLIMA GELMEMİŞTİ
Zaman zaman böyle sözler dökülür dilimizden.
Sohbette çıkış yolu aradığımızda… Söyleyecek cümle bulamadığımızda…
Sözün özü bir cankurtaran simidine sarılmak istediğimizde…
Bir reçete gibidir.
İmdadımıza yetişen söz demeti ile bir süre idare ederiz.
“Bak bu hiç aklıma gelmemişti.”
Teşekkür öncesi son çıkış gibi bir şey.
Yazlar kışlar gelir geçer.
Bizler yaş alırız sürekli.
Güya olgunlaşırız, saçlarımızda aklar…
Her geçen gün beklenti yükselecek diye bir şey yok. An gelir freni patlamış kamyona döner insan. “Kaçış Rampası” da yoksa yandı gülüm keten helva…
Küçüğünden büyüğüne…
Herkes her daim besler ve beslenir.
Öğrenir ve öğretir.
İnsan, farkında olmadan kendini anlatır.
Bazen abartır, abarttıkça abartır.
Karşısındakini dinler gibi yapar, dinlemez.
Yetiştireceği sözleri hazırlarken, tüm konuşulanlar güme gider.
İşte tam da böyle ortamlarda pot üstüne pot kırılır ki bir daha orada olmayacağınıza gizli gizli yeminler edersiniz.
“Bak bu hiç aklıma gelmemişti.”
Ya durumdan vazife çıkarır kendinizi cezalandırırsınız ya da işinize yarayan bir cümle olduğu için keyfini çıkarırsınız.
Sadece sınıfta, salonda, sohbette yaşanmaz.
Bazen ekran ve sayfaların da kafa karıştırdığı olur.
Akılda olmayanı akla getirdiği…
Sonuçta herkes bize çalışmış, çalışıyor.
Neler yazılmış ve söylenmişse…
“Konuşmak sanattır” diyenler…
Dinlemenin de ona yakın bir ağırlıkta olduğunun farkındalar.
Bu yüzden birinin, birilerinin yanından ayrıldıktan sonra şöyle bir muhasebe yaptığımızda…
Öncelikle keyif alıp almadığımıza bakarız.
Zaman kaybedip kaybetmediğimize…
Kaliteli iletişim, iletişimden ne anladığımıza bağlıdır.
Eğer sürekli durumu toparlayan sizseniz…
Hoş gören, tebessüm eden, zaman zaman dinlemede kalan…
Sesini yükseltmeyen…
İşiniz zor olsa da en iyi saldırının bazen savunma olduğunu biliyorsunuz demektir.
“Bak bu hiç aklıma gelmemişti.”
Bunu söylemek de bir erdem.
Karşınızdaki insanı yücelttiği doğrudur, ona keyifli bir mekan sunduğu…
“Diline sağlık” der gibi bir şeydir.
Fakat hemen her konuşmada rastlanmaz bu altın cümlelere.
Çünkü her konuşma, bir futbol karşılaşmasıdır aynı zamanda.
Eforların yarıştırıldığı, çalımların atıldığı, taktik faullerin yapıldığı…
Keşke yanımızda başka başka insanlar da olsa!..
Birine Rusça, diğerine İngilizce, öbürüne Çince bir şeyler yetiştirebilsek ve hiç kimse de sözümüzü kesmese!..
Herkes sabahlara akşamlara kadar bizi dinlese dinlese dinlese!..
Yine de özleriz hatırlatmaları, uyarıları…