ZUHURATBABA HAZRETLERİ
Bakırköyl’ü olup da Zuhuratbaba’yı bilmeyen yoktur… Bakırköy’ün Yeşilköy’e açılan kapılarından biri Zuhuratbaba mahallesi öteki de sahil yolundan Ataköy üzerinden uzanan işlek caddedir… Rivayete göre Zuhuratbaba, Fatih Sultan Mehmed’in 1453’te İstanbul’u fethederek Orta Çağ’ı kapatıp Yeni Çağ’ı açtığı zamanlarda, Bizans, şehirden kaçarken İstanbul’un su kuyularına zehir atmış, başta askerler ve halk içme suyu sıkıntısı yaşamış. İşte, suya ihtiyac duyulan o zor zamanlarda ortaya çıkan ak sakallı bu adama, hızır gibi yetişip sırtında taşıdığı kırbasından askerlere su dağıttığı için halk arasında aniden ‘zuhur eden’ anmalına Zuhuratbaba denmiş… Ve savaşta çok yararlıklar gösteren bu hızır zat öldüğü yere gömülmüş ve ordaki türbe Zuhuratbaba türbesi diye anılmış…
Perşembe ve Cuma günleri ziyarete açık olan bu türbe, hazretin adına binaen dilek türbesi olmuş. Spesifik olarak şu ihtiyaca cevap verir anlamında bir tanımlaması olmayan türbe, Zuhuratbaba’nın manasına; herhangi bir ihtiyacı olana deva bir türbe olarak akıllarda yer etmiş. Çok da doğru; su dağıtan bu dede insanları hayata bağladığı için hayatta kalan insanlar da sonrasında istediklerini elde edebilmek için bu türbeye gelir olmuşlar… Neyse Ruhun şad olsun Zuhuratbaba…
O türbenin karşı sokağından girip sağa kıvrılarak Zuhuratbaba top sahasına çıkan sokağın adı da Tanburacı Osman Sokağı’dır. Yani benim Dedem Tanburacı Osman Pehlivan’ın adının verildiği sokak. O sokakta zamanında Oduncu İsmail Efendi vardı. Sene 1940’lı 50’li yıllar… Babamın dostuydu İsmail Efendi, kışın son demlerinde babam beni ona yollar eve iki-üç çeki odun göndermesini, isterdi… Bir saat içinde evimizin önünde bir at arabası durur, odunumuz gelirdi… Nur içinde yatsın İsmail Efendi o da dedem Tanburacı Osman Pehlivan’ın has arkadaşıymış… Dedem çoğu zaman arkadaşına gelir çayırda güreş tutarlar sonrasında şişeler açılır beraberce felekten gece çalarlarmış…
O zamanlar Bakırköy’de belediye falan yok… Küçükçekmece o hizmetleri görüyor. Müracaat etmişler çook sonra sokağa Tanburacı Osman adı verilmiş… Ne mutlu bana ki oralarda çok gezindim benim adımın verildiği sokakta daha sonra Çanakkale’de oynayacak olan arkadaşımız santrhaf Barbaros otururdu… Deve Oktay da oradaydı… Ben Osman Tanburacı da o mahallenin takımı Yücespor’da futbol oynadım… Köşe başındaki kasap da Kör Erkan’ın kasap dükkanıydı… Erkan Abi yazlık maçlarda Kartalspor’da oynardı… Kardeşi Ertuğrul da çok genç yaşta hayata veda etti, onunla da Yeşildirek’te beraber oynadık. Kör Erkan Abim ve Yenimahalle’de oturan Kocaaelispor’un kaptanı Arnavut Yılmaz, Süleyman Karagöz ile de yıllar sonra yine hep birlikte Yeşildirek’te oynadık… Onların artık son demleriydi futbolda… Kalecimiz de Latif Ağabey’di… Çok güzel yıllardı onlar…
Yücespor Kulübü’nün üstünde de Yine Yeşildirek’te beraber oynadığımız rahmetli kardeşim İskender otururdu… Yeşildirek bir zamanlar, bugünün Süper Ligi olan 1. Ligde anlı şanlı bir kulüptü… Takım arkadaşlarımız İsmail Seçkin, Yusuf Uğurtamer, Mersin İdman Yurdu’nun kaptanı Muammer Abinin kardeşi, Maymun Zeki lakabıyla ünlü ağabeyimizdi… hepimiz Bakırköylü delikanlılardık… İbrahim Mamati ilkokuldan sınıf arkadaşımdı… Helal olsun Mamati’ye Yücespor’u bırakmadı bütün zorluklara karşı durarak Başkanlığı yıllarca sürdürüyor…
Gökmen, Yasin Özdenak kardeşler… Murat, Bilgin Beygo, Şevki ağabey her an beraberdik… O zamanlar Yücespor’un Başkanı sonradan da siyasete atılan Haznedar Tuğla fabrikası sahibi Yalım Erez idi… Yücespor’un hocası da rahmetli Ogan Ağabeydi… Çok güzel maçlar olurdu Zuhuratbaba’da… Lig sezonu bitti mi ünlü futbolcuların alayı Zuhuratbaba’ya gelir Bakırköylüler kıran kırana muhteşem maçlar seyrederdi. Su bile satmıştık o maçlar oynanırken Zuhuratbaba’da… Çocuktuk o zamanlar…
Bir elimizde buzlu sürahi öteki elimizde kupa, bağır bağırabildiğin kadar ‘buuuz gibi sudan içeeennn’… ‘otuz iki dişe keman çaldırıyorrr…’ diye… Ne de olsa Zuhuratbaba’nın torunlarıydık biz… Yaşayanlara Allah uzun ömürler versin aramızdan ayrılanların ruhu şad olsun… Çok güzel günlerdi onlar. Bakırköy ayrıcalıklı bir semtti… Vefalıydı… Herkes birbirini tanırdı… Yıllar yılları kovaladı ama dostluklar hiç unutulmadı… Nereye gitsem Bakırköy burnumda tüter…
Gelecek haftalarda buluşmak üzere bütün dostlara sevgiler…