YAZARLAR

RAMAZAN AYI HARCAMALARI VE HAYAT PAHALILIĞI

Ramazan ayı yaklaşırken, başta gıda fiyatlarındaki artışlar olmak üzere, hayat pahalılığını ve buna bağlı olarak geçim sıkıntısını yaşamaya devam ediyoruz. Ocak ayında belirlenen asgari ücret ile memur ve emekli maaşlarına yapılan artış oranı, beklentilerden uzak olup maalesef insanca yaşam standartlarının çok ötesinde kalmıştır. Buna gelir dağılımındaki adaletsizlik de eklenince, ekonomik açıdan çok yukarıdakiler ve çok aşağıdakilerden oluşan bir toplum yapısıyla karşı karşıya bulunuyoruz.


Bu nedenle, “Ramazan ayı harcamalarınızda şunlara dikkat edin, şöyle alışveriş yapın veya şu saatlerde alışveriş yapmayın” türü önerilerde bulunmak güncelliğini yitirmiş durumdadır. Çünkü vatandaşlar, zaten her ay geçim sıkıntısı içerisinde bulunmaktadır.
Abartılı iftar sofralarından kaçınmak, fiyat araştırması ve karşılaştırması yaparak ihtiyacımız kadar alışveriş yapmak temel önceliklerimiz olmalıdır. Ambalajlı gıda ürünlerinde ve Ramazan kolilerinde, ürünlerin son kullanma tarihlerini ve gramajlarını mutlaka kontrol etmeliyiz. Kafe, lokanta ve restoran gibi yeme-içme hizmeti sunan işletmelerin kapı girişlerinde, masalarında ve görünür yerlerinde fiyat listeleri ve tarifeleri bulunmak zorundadır. İlan edilen fiyat listelerinde yer almayan kuver ücreti, hizmet ücreti veya iftariyelik ücreti gibi ek ücretlerin talep edilmesi halinde, öncelikle hesaba itiraz edilmeli; itirazın kabul edilmemesi durumunda ise ispat ve delil açısından ilan edilen fiyat listesinin fotoğrafı çekilerek, faturayla birlikte Ticaret Bakanlığı’na, Alo 175 Tüketici Hattı’na şikâyette bulunulabilir. Maddi zararların giderilmesi amacıyla da Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru yapılabilir.


Üretici, ithalatçı ve satıcılarla birlikte devlet ve tüketiciler, üçlü bir yapı olarak tüketici işlemlerinin ve piyasa işleyişinin taraflarını oluşturmaktadır. Piyasada satışa sunulan her bir gıda ürününün güvenli gıda olmasından, üreticilerle birlikte devlet birimleri de sorumludur. Taklit ve tağşiş gıda ürünleri ile merdiven altı üretimlerin varlığı hepimizi endişelendirmektedir. Bu nedenle, merkezi kamu birimleri, yerel yönetimler ve meslek odaları, piyasa denetimlerini zamanında ve eksiksiz şekilde yerine getirmelidir. Bugün itibarıyla, vitrinlerinde fiyat etiketi bile bulundurmayan birçok işletme bulunmaktadır ve bazı zabıta birimleri, en temel görevlerini dahi maalesef yerine getirmemektedir.


“Oruçluyum, sinirliyim” ya da “oruç başıma vurdu” gibi gerekçelerle yaşanan tartışmalardan, özellikle trafikte, kaçınmalıyız. İftar saatlerinde yaşanabilecek trafik yoğunluğu (motokuryeler başta olmak üzere) dikkate alınarak, trafikte her zamankinden daha sakin ve dikkatli olmamızda fayda vardır.


Rahmet, mağfiret ve kurtuluş ayı olan Ramazan’ın sosyal yardımlaşma ve dayanışma açısından büyük önemi bulunmaktadır. Bu nedenle, yakınlarımız başta olmak üzere, gerçek ihtiyaç sahiplerine yardım ve destekte bulunmak önceliğimiz olmalıdır. Gösterişten uzak, huzurlu, mutlu ve bereketli iftar sofraları temennisiyle, güzel bir Ramazan ayı geçirmenizi diliyorum.
Saygılarımla,
Levent KÜÇÜK
Genel Başkan
Tüketiciler Derneği (TÜDER)

Bir yanıt yazın

× Bize Ulaşın!