KILIÇDAROĞLU MİLLET İTTİFAKI’NIN CUMHURBAŞKANI ADAYINI TARİF ETTİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir’de iş insanlarıyla buluştu. Kılıçdaroğlu, “Sizin ödediğiniz vergilerin büyük kısmı Londra’daki tefecilere gidiyor. Bunu siz içinize sindirir misiniz bilmiyorum ama biz sindiremiyoruz.” dedi. Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adayını Mİllet İttifakı ile birlikte belirleyeceklerini söyledi.
İzmir’e gelen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Çeşme’de bir otelde düzenlenen Ege Sanayicileri ve İş insanları Derneği (ESİAD) 35’inci Yüksek İstişare Konseyi toplantısında iş dünyası ile bir araya geldi. Toplantıya; CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, CHP Genel Başkan yardımcıları, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, CHP’li milletvekilleri, belediye başkanları, ilçe başkanları ve ESİAD üyeleri katıldı. ESİAD 35. Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Sıtkı Şükrüer ve ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Karabağlı, açılış konuşması yaptı.
‘NEFSİNE HAKİM OLAN BİR CUMHURBAŞKANI OLMALI’
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, toplantıda soruları yanıtladı. Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda da konuşan Kılıçdaroğlu, “Güçlendirilmiş parlamenter sistem diye ortak bir söylememiz var. DEVA ve Gelecek partilerinin başkanları da bundan söz ediyor. Söylem birliğimiz var ama şöyle bir çalışma yapıyoruz; her partinin genel başkan yardımcısı görevli. Bunu 1,5 sayfayı aşmayan bir metne dönüştürüp partilerin ortak hedefi diye kamuoyuyla paylaşmayı düşünüyoruz. DEVA ve Gelecek, ittifak içinde yer alır mı kendi tercihleri ama belli konularda ortak söylemi geliştiriyoruz” dedi.
Erken seçimin tartışıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Toplumun büyük kesimi de istiyor. Erken seçim olması lazım. Her geçen gün fatura giderek ağırlaşıyor. Kamuoyu yoklamaları da erken seçimin istendiğini gösteriyor. Biz demokrasi konusunda uyumu sağlayacağız. Cumhurbaşkanı olarak seçeceğimiz kişi olağanüstü yetkilere sahip olacak. Nefsine hakim olan bir cumhurbaşkanı olması lazım. Bu yetkiyi aldığında ‘devretmiyorum’ derse her şey karışır. Topluma güven verecek. Zaman içerisinde güçlendirilmiş parlamentoya geçmek zorundayız. Türkiye’yi yeni bir alana, güçlü bir alana çekecek projemiz var. Alt yapıları oluşturuluyor. Kamuoyuyla paylaşacağız. İstihdam sağlama, katma değeri yüksek üretim yapma, kentlere yığılmayı azaltma, Anadolu’yu güçlendirmek için bir projemiz var. Her siyasi partinin kendi programı vardır. Ortak bir program çıkar mı görüşülmedi ama belki geçiş süreci için bir program yapılabilir” dedi.
‘GELECEK YÜZYILI İNŞA ETMEK ZORUNDAYIZ’
Ülkenin büyümesi için emek veren dostlarla birlikte olduklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “3 aşağı 5 yukarı hepimizin kafasında olan birbirimize sorduğumuz sorunları, beklentileri, çözümleri dile getirdiler. İdlib’de 2 şehidimiz var. Allah rahmet eylesin. Umuyoruz bu topraklara huzur gelir. Dış politikaya değineceğim. Faturasının ne kadar ağır olduğunu görüşeceğiz. Türkiye’de bireysel çıkar ya da kitle çıkarına inşa etmezsiniz dar politik alanına hapsedecek bir politika izlerseniz, Türkiye bu hale gelir. Hedef olarak çağdaş uygarlığı öngörüyorsa sizin söylediğiniz şekilde bir politikası var. Çağrı Beyanname’miz var. 13 madde. Bir yüzyıl acılarımız, savaşlarımız, büyük depremlerimiz, hastalıklarımız, idamlarımız var. Bir yüzyılı böyle bitirdik, ders çıkararak gelecek yüzyılı inşa etmek zorundayız. Bir ülke ilk 25 yılında uçak yapıp ihraç eden 5 ülkeden biriyse başlangıcındaki felsefeyi neden kaybettik? Düşünüp, tartışmak lazım. Keşke bütün genel başkan yardımcıları da burada olsaydı da bu ülkenin iş insanları nasıl bir politikacı istiyorlar onu dinleseydi. Böyle bir eksende buluşabilirsek, iyilikte yarış olur. Bunu öncelersek Türkiye hızla kalkınır, nüfus açısından son derece zengin bir ülke ama bunu kullanamıyoruz” ifadelerini kullandı.
‘KARAMSAR DEĞİLİM, BÜTÜN BUNLARI ÇÖZME KAPASİTESİNE SAHİBİZ’
Paris Sözleşmesi’ne değinen Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin çok pahalı elektrik kullandığını belirterek, “Yeşil mutabakat konusunda çalışmamızı yaptık. Bütün büyükelçilerle paylaştık. Ancak çok pahalı elektrik kullanıyoruz. Nükleer santral devreye girdiğinde 12,5 sent para ödeyeceksiniz. Sizin rekabet ettiğiniz ülkeler 3 sente kullanırken, siz 12,5 sente kullanacaksınız. Üstelik KDV hariç. Neden itiraz etmediniz? Rekabet şansınızı ortadan kaldırıyorlar. Bu yanlıştır neden demediniz? Paris Sözleşmesi’nin de imzalanması lazım, gereğinin yapılması lazım. Eğer Paris sözleşmesi imzalanmazsa bir süre sonra Türkiye’den Avrupa Birliği’ne bal ihraç edecek iş insanlarından ek vergi alınacak. Bir önlem çalışması var mı? Yok. Bunların çözülmesi lazım. Bütün bunlara rağmen karamsar değilim, bütün bunları çözme kapasitesine sahibiz” dedi.
Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği konusunda düşüncelerini dile getiren Kılıçdaroğlu, istikrarın Türkiye için önemini vurgulayarak, “Avrupa Birliği’nin bize bunu yapın demesini, yeni bir fasıl açmasını beklemeden çağdaş uygarlık için bütün kuralları yerine getirmek ve uygulamak zorundayız. Neden bunu bekliyoruz? Bizim irademiz yok mu? Biz oturalım bütün demokratik düzenlemeleri yapalım ve ‘fasıl ne kardeşim’ diyelim. Bu ülkenin siyasetçileri bu ülkenin insanlarını 3’üncü sınıf demokrasiye mahkum etmemesi lazım. Birinci sınıf demokrasiyi kendi ülkemize getirmek zorundayız. Ekonomide, siyasette istikrar istiyorsanız sizin için istikrarın anlamı için sözlüğe baktım. Düzenlilik içinde sürüp gitme, kararlık diyor. Ekonomide, demokraside, normal yaşamda, yönetimde istikrar var mı? Yok. Diğer ülkelerle kıyaslıyoruz aslında siyaset eğer normal yolunda, zemininde yürüyebilirse çok fazla bir şey yok. Ülke için siyasetin yapacağı sağlıklı ve tutarlı hedefler belirlemektir. Öngörülen hedefleri belirlerseniz kamu ve özel sektör beraber gerçekleştirilir. Devleti yönetmek çok kolaydır. Neden kolay? Çünkü herkesin görevi yasalarla, yönetmeliklerle yazıyor. Sorunun kaynaklandığı nokta; siyaset kurumu yasalara ve kurallara aykırı bürokrasiye talimat verdiğinde sorun çıkmaya başlıyor. Belçika’da uzun süre hükümet kurulamadı. Hiçbiri ne olacak memleketin hali diye sormadı. Çünkü bürokrasi tıkır tıkır çalışıyordu. Bizde her şey siyasete kilitlendiği için siyasi otorite doğrudan müdahale ettiği için siyaset belli noktalarda tıkanabiliyor” diye konuştu.
‘YÖNETİM SORUNUMUZ VAR’
Merkez Bankası’nın fiyat istikrarı sağlamak gibi bir temel amacı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, yaşanan gelişmeler ardından bunun mümkün olmadığını savundu. Kılıçdaroğlu, “Merkez Bankası’nın yasası var. Bankanın temel amacı fiyat istikrarı sağlamaktır. Banka fiyat istikrarı sağlamak için siyasi otoriteden bağımsız para politikası araçlarını doğrudan kendi belirler. 2021’de bir kararname çıktı. Cumhurbaşkanlığı Fiyat İstikrarı Komitesi kurulması kararı alındı. Yetki Merkez Bankası’nda değil, parlamentonun verdiği yetkinin kararname ile başkasına verilmesidir. Fiyat istikrarı nasıl sağlanacak? Yönetimde bir sorun var. Yönetim sorunumuz var. Ekonomik sosyal konsey kararname ile çıktı, sonra yasası çıktı. Kuruluş amacı ekonomik ve sosyal yaşamda bir sorun çıkarsa işin aktörleriyle siyaset kurumlarının bir araya gelerek çözüme yönelik politikalar oluşturmasıydı. Sorun nedir görüşecekler ve çözüm üreteceklerdi. Yasasına göre 3 ayda bir toplanması gerekiyordu Cumhurbaşkanlığı başkanlığını yapacaktı. Bu kaldırıldı” dedi.
‘SİYASİ AHLAK KANUNUN ÇIKMASI LAZIM’
Sorunların nasıl aşılacağı konusunda açıklamalarda bulunan Kemal Kılıçdaroğlu, “Demokratik standartlar yoksa asla ve asla sağlıklı büyüyemezsiniz. Saygınlık kazanamazsınız. Demokratik standartların yüksek olması demek, herkesin can ve mal güvenliğinin sağlanması demektir. Bunun için demokratik, laik, sosyal ve hukuk devleti tanımı vardır. Can ve mal güvenliğini, yargı bağımsızlığını sağlamak zorundayız. Parlamento yargı atamalarını bizim partiden mi değil mi diye yapıyor. Oysa komisyonlarda görüşüldüğünde özgeçmişse, kaç kararı Yargıtay tarafından onaylandığına, yabancı dil bilip bilmediğine bakmak lazım. Böyle bir seçim yapılmıyor. Bir başka yere atayacaksanız da bunlara bakmanız lazım. Buna liyakat diyoruz. Siyasetin kirlilikten arınması lazım. Siyaset kirlilikten arınmış değil. Bir kişi siyasete girip zenginleşiyorsa orada bir sorun var demektir. Siyasette zenginleşmek mümkün değildir. Bir siyasi ahlak kanunun çıkması lazım. Bütçe yasaları görüşülüyor; büyüme oranı, enflasyon konuşuluyor ama onlar gelecek yıla ait bütçeler. Bir de Kesin Hesap Kanunu var. Yani geçen yıla ait bütçe. Bizim öngörümüz ve hedefimiz, bütçe plan komisyonu dışında bir kesin hesap komisyonu oluşturacağız ve başkanı muhalefetten biri olacak. O zaman göreceksiniz para yerinde harcanıyor mu, harcanıyor mu? Bunun için sizin desteğinize ihtiyacım var. ‘Ben vergi veriyorum, para nereye gidiyor?’ diye sormak lazım. Demokrasinin çıkış noktası budur. Bu soruyu sordurtmak için iktidarın muhalefete hesap vermesi lazım. Büyük yatırımlar var ama ne kadar olduğunu kimse bilmez. Çünkü ticari sır. Devlet yönetiminde ticari sır olmaz. Demokrasi bir kurallar bütünüdür” şeklinde konuştu.
KILIÇDAROĞLU’NDAN 4 TEMEL VİZYON
Türkiye’nin çağdaş uygarlığı yakalaması için 4 vizyonu olması gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Vizyonumuzun birinci kuralı gelişmiş demokrasidir. Demokrasisi gelişmiş bir ülke haline gelmezsek büyümeyi unutun. Can ve mal güvenliği yoksa yabancılar neden gelsin? İkinci vizyon üreten Türkiye. Türkiye’nin her alanda üretmesi lazım. Her şeyi ithal eder hale geldik. Konya’dan küçük Hollanda 10 katı tarım ürünü ihracatı yapıyor. Devlet Planlama Teşkilatı’nda çok nitelikli insanlar çalışırdı ancak kapatıldı. Neden kapatıldı? Stratejik planlama teşkilatı kuracağız. En nitelikli insanları istihdam edeceğiz. Bu düzenin değişmesi lazım. Hakça bir düzenin gelmesi lazım. Kaynaklar en verimli şekilde kullanılmazsa ülkeyi sağlıklı büyütemezsiniz ve kalkındıramazsınız. Ara eleman sıkıntısı var. Onun için de bütün organize sanayi bölgelerinde teknoloji liseleri kuracağız. Katma değeri yüksek ürün üretmezsek dünyada söz sahibi olamayız. Bunun yolu üniversitelerden geçiyor. Bilgi üretirseniz, katma değeri yüksek yüksek ürünler de üretirsiniz. Üniversitenin rektörü benim adamım olacak derseniz, üniversiteleri mahvedersin. Orası ayrı mekanlardır. Üniversitelerde sıcak siyaset konusu olmaz. Tüm fikirler özgürce tartışılmalıdır. Demokrasimizi değiştirdik, yargı bağımsızlığını sağladık, devlet yaptığı harcamaların hesabını millete veriyor diyelim. Ancak üçüncü bir vizyon olmazsa yine olmaz. Güçlü bir sosyal devlet. Eğer bunu kuramazsınız barışı sağlayamazsınız. Hiç kimsenin aç ve açıkta kalmadığı bir Türkiye inşa etmek zorundasınız. Türkiye demokratik, laik ve sosyal hukuk devletidir diyoruz. Aile destekleri sigortasını getireceğiz. Hiç kimse kendisini yalnız hissetmeyecek. Bu sigortayı biz mi bulduk? Hayır. Gelişmiş bütün ülkelerde uygulanıyor. Dördüncü vizyon sürdürülebilirlik. Sürdürülebilirlik sağlayacak en önemli aktör devletin kendisi ve içindeki liyakatli kadrolardır. Yangın çıkmış, yangını söndürelim mi diye talimat bekliyorlar. Liyakati yok edersek devlet bu hale düşebilir. Belirsizlik üzerine devleti yönetemezsiniz. Siyasi partiler devleti yönetmek için iktidar olurlar. Devlette şef olmak için bile KPSS’den yüksek puan alacaksınız, atamanız yapılacak. Belli bir süre çalışıp şef olacaksınız ama bakan olmak için iki şeye ihtiyaç var; ilkokul diploması, savcılıktan kağıt. Siyasi parti devlet olmaya kalkarsa liyakati yerle bir etmiş olur.”
‘SANAYİCİ EKONOMİNİN KAMU GÖREVLİSİDİR’
Türkiye’nin 5 yıl içinde bölgenin en güçlü devleti olabileceğini dile getiren Kılıçadaroğlu, ülkenin gelişmesi için bu işin aktörlerinin sanayiciler olduğunu belirtti. “Sanayici ekonominin kamu görevlisidir” diyen Kılıçdaroğlu, “Avrupa Birliği’nin bizi üye alıp almaması umurumda bile değil. Önemli olan bütün demokratik kuralların bizim ülkemizde olmasıdır. Biz sadece kendi ülkemiz için değil, bütün Orta Doğu’da hem barışı hem huzuru sağlayabiliriz. Göçmen politikası Suriyeli kardeşlerimizin bütün ihtiyaçlarını karşılayalım, kendi ülkelerine yollayalım. Dış politikanın 180 derece değişmesi lazım yoksa. Türkiye’ye fayda getirmez. Suriye’nin iç işlerine müdahale ettiler. Suriye bu hale geldi. Huzur ve güvence lazım. Yeni kurallar lazım. Türkiye 5 yıl içinde bölgenin en güçlü devleti olabilir. Yeni bir teşvik politikası ve para politikası izleyerek bunu düzeltmek mümkün. İlk 6 ayda topluma rahat bir nefes aldırmak mümkün. ‘Bize oy verin’ diye boşuna demiyoruz. ‘Size bizi en rahat eleştirme ortamını sunacağız’ diyoruz. Son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan partiyiz. Türkiye’de kimin sorunu varsa her soruna çözüm ürettik. Karşılıklı güveni sağlamak zorundayız. Her şeyi hayata geçirmek mümkün. Her kuruşun hesabını vermek mümkün. O zaman Türkiye hızla gelişecektir. Bu işin aktörleri sanayicidir. Sanayici ekonominin kamu görevlisidir” dedi.
‘BU KAYGININ GİDERİLMESİNİ İSTİYORUZ’
Katılımcılardan Cumhurbaşkanı adaylığı ile ilgili gelen soruları da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, “Siyasette en önemli olan konu güven. Güveneceğimiz kişiyi siz seçeceksiniz. Ben ancak ‘şu olsun, bu olsun’ derim. Kişinin özgeçmişine ve o güne dek yaptıklarına bakacaksınız. Şahsi düşüncem; zaten bir cumhurbaşkanı seçilirse ittifakı oluşturacak tüm liderler orada olmak zorundadır. Bir kişinin kararı ile olmaz. İttifak ile temel konularda ittifakı oluşturan siyasi partiler karar verir. Bir araya geliriz, temel konularda karar verip o kararı kamuoyu ile paylaşırız. Gelecek ve DEVA da dahil liderler, ülkenin geleceği açısından kaygılılar ve bu kaygının giderilmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.