YAZARLAR

GENÇLİĞİN BUNALIMI ( NİHAL ÖZBAY )

Gençliğin bunalımının sebebi; ideal noksanlığı mı?
eğitim noksanlığı mı?
Gençliğin bunalımının sebebini, ideal veya eğitimden hangisinin yetersizliğine bağlayabilmek için
öncelikle bu iki kelimenin anlamları üzerinde duralım.
İdeal; bir düşünce ya da amacın gerçekleştirilmesi,
Eğitim; bilimin alt yapısı, malzemesi…
Aslında ideal ve eğitim, kavram olarak tamamen birbirine bağlı bulunmaktadır. Ancak idealin temeli,
dayanağı, köprüsü eğitimdir. Eğitim bilimi, bilim de ideali sağlar.
Denilecektir ki, bilimsiz bir kişinin ideali olamaz mı? Elbette olur fakat eğitimsiz gerçekleşemez.
Bu durumu ele alalım;
Bir kişi, marangoz, ressam veya öğretmen olma idealinde, ancak ilgili meslekteki gerekli eğitimden,
dolayısıyla bilimden yoksun bulunursa, bu kişinin idealine ulaşamayacağı tartışılmaz bir gerçektir.
Lise öğrenimini bitirmiş bir öğrenci, üniversitelerin hukuk ya da mühendislik gibi bir bölümüne girmek
idealindedir. Sınavda başarısızlık, kontenjan eksikliği gibi çeşitli engeller yüzünden bu bilim kapılarının
kapısı kendisine kapanır ve idealine ulaşamazsa, bunu ideal yetersizliğine bağlamak mümkün değildir.
Bu durumda öğrencinin yıllar yılı beslediği idealinden mahrumiyet nedeninin, eğitim ve eğitim
sisteminin yetersizliğinden ileri geldiği görülmektedir. Eğitim düzeninin yanlışları, kişinin ideali olsa bile
buna ulaşmayı çok defa engellediğinden, idealin, bunalımı tek başına önleyemeyeceği açıktır. Nitekim
eğitim-öğretim uzmanlarının ve öğrencilerin, eğitim ve yönetimde reform istemeleri, bu görüşün en
güzel ispatıdır.
Şimdi eğitimsiz ideal olamayacağını toplumsal örnekler üzerinden açıklamaya çalışalım. Toplumsal
ideallerin çok çeşitli olduğunu biliyoruz. İdeoloji kavgalarını, din-mezhep çatışmalarını, devrim
kavramını hep toplumsal idealin içinde görüyoruz.
Bunların içinde topluma faydalı olanlar da zararlı olanlar da vardır. Zaten her fikir iyi ve güzel olsaydı,
ortada savunulacak ideal kalmazdı. Çünkü, her şey iyi, her şey güzel, her şey düzenli olurdu. Bu
durumda genç, idealini nasıl tespit edecek? Bunun için yol, yöntem, belirleyici nedir?
Bu soruya eğitimden başka bir cevap verilebilir mi?
İnsanoğlunun hiçbir şeyden habersiz yaşarken, birden içine doğan ilhamla ideal sahibi olabileceğini hiç
kimse iddia edemez. Eğitimin amacı genci hayata hazırlamaktır. Burada hayata hazırlamak, hayatı
tanımak gibi sözler, toplumu tanımak ve toplumla olan ilişkilerimizi en iyi şekilde düzenlemek
anlamındadır. Evet eğitimin amacı gençleri toplum hayatına hazırlamaktır; bunu da tabiatı öğretmek,
toplumu anlatarak, bir takım prensipleri belleterek, düşünme yeteneklerini geliştirerek yapar. Bütün
bu imkanlardan yoksun bir genç nasıl olur da toplum analizini yapabilir ve nasıl olur da toplum için
faydalı bir ideal yolunda girişimde bulunabilir? Bunu ondan nasıl isteyebiliriz? Yürümesini bilmeyen bir
çocuk koşabilir mi?
Toplumu öğrenmeden toplum için çalışmak ve bu yolla mutlu olmak fikri saçmadır. Çünkü eğitim
görmemiş bir genç, toplum karşısında onu bilmemekten doğan bir güçsüzlük, bir zayıflık içindedir.
Eğitimden geçmemiş bir insanı şu veya bu ideal için kandırmak kolaydır ve bu durumda 2 ihtimal söz
konusu olur. Ya o kişi günün birinde yanıldığını anlar ve yıkılır ki, bu da idealsizliğin verdiği bunalımdan
çok daha büyük bir bunalım doğurur; ya da insan hiçbir şeyin farkında olmadan ölüp gider. Ama bunda
zararlı çıkan toplum olur.
Eğitimsiz tam ve gerçek bir ideale varabilmek mümkün değildir. En büyük idealist olarak tanıdığımız
Atatürk, eğer eğitim görmeseydi büyük bir önder olabilir miydi?
Atatürkümüz’ün de dediği gibi “hayatta en hakiki mürşit ilimdir” ve ilim yolu da eğitimden geçer.
İdeal çabayı geliştirir
Eğitim ideale eriştirir
Eğitim yetersiz olursa
Bunalımlara ulaştırır diyerek, aklımızda kalacak bir dörtlükle yazımızı bitirelim.
Nihal ÖZBAY

Bir yanıt yazın

× Bize Ulaşın!