CHP’DEN BİR MİLLETVEKİLİ DAHA İSTİFA ETTİ
Partisinden istifa eden CHP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil Sütlü, Türkiye İşçi Partisi’ne dahil olacak.
CHP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil Sütlü partisinden istifa etti. Kadıgil, Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) katılacak ve bu katılım ile TİP’in Meclis’teki milletvekili sayısı dört olacak.
İstifasını Meclis’te düzenlediği basın toplantısı ile açıklayan Kadıgil, “Hayatımın hem en zor hem en heyecanlı açıklamasını yapmak üzere huzurunuzdayım” sözleriyle konuşmaya başladı. Kadıgil, “Bugün itibariyle çok sevdiğim evimden, beni eğitip bugünlere getiren partimden istifa etmiş bulunuyorum” dedi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin kendisine hayalini bile kurmadığı bir yol açtığını söyleyen Kadıgil kendisini siyasete soktuğunu söylediği Kılıçdaroğlu’na da teşekkür etti.
‘FİKRİM HÜR, VİCDANIM RAHAT’
‘CHP çatısı altında olmasa da CHP’lilerle Türkiye’yi AK Parti karanlığından kurtarmak için her daim yan yana ve omuz omuza olacağını’ söyleyen Kadıgil, “Ben bu adımı bu mücadeleye köstek olmak için değil bilakis biraz daha solunuzdan destek olabilmek için atıyorum. Hem önümüzdeki tarihi seçim sürecinde, hem de elbirliğiyle yaralarımızı sarma aşamasına geçtiğimizde, hepimizin iyiliğine olduğunu düşündüğüm bir yola çıkıyorum. Bilin ki ülkem için doğru olduğuna inandığım şeyi yapıyorum. Fikrim hür, vicdanım rahat. Gerçekten tanıyanların, beni anlayacağını biliyorum. Evet, bu ayrılığın sebebi ne bir kavga ne de bir tartışma. Tertemiz bir ideolojik ayrılıkla karşınızdayım” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun son derece yapıcı bir tavırla yürüttüğü sürecin kendine gurur verdiğini söyleyen Kadıgil, “Farklı görüşlerden demokratların birlikte inşa ettiği bu yol, çeşitli kesimlerle dengeli bir siyaset yürütmeyi de zorunlu kılıyor. Ne var ki oldukça uzun zamandır Türkiye siyasetindeki bu dengelerde ciddi bir eksiklik olduğunu ve bu eksikliğin tüm ülkemizi olumsuz etkilediğini düşünüyorum” dedi.
Kadıgil istifa nedenlerini şöyle açıkladı:
ÜLKENİN EKSENİ SAĞA KAYIYOR
Gerek seçim çalışmalarında ve sonrasında birlikte gururla mücadele ettiğimiz Millet İttifakı ortaklarımız, gerekse mevcut karanlık karşısında pozisyon almak üzere yeni kurulan partilere bakıldığında zaten milliyetçi-muhafazakar olan ağırlık merkezine karşı kurulan dengelerin de genel itibariyle yine milliyetçi ve/veya muhafazakar çizgide olduğu bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor. Bu gerçekliğin bir sonucu olarak tüm ülkenin ekseni ister istemez merkezin sağına doğru eğiliyor. İşte bu eksende hak ettiği ağırlıkta temsil edilmediğini hisseden milyonlarca insan da yaşıyor bu ülkede. Hayata mevcut yapıların çok daha solundan bakan, insan uydurması sıfatların, mülkiyet aşkının insanlığı ve gezegenimizi felakete sürüklediğini görenler. Sadece AKP’den değil, bugün AKP’nin temsil ettiği bu kokuşmuş düzenin bizzat kendisinden de kurtulmak isteyenler. Ben de kişisel olarak bu insanlardan biriyim. Oysa siyasetin başka kuralları var.
YOL AYRIMINA GELDİM
Ana hat olarak ortak bir yola karar verildiğinde o yoldan sapmadan disiplinle yürümek yol arkadaşlarına karşı gerekli ve yerinde bir sorumluluk. İşte ben de tam bu noktada artık bir yol ayrımına geldiğimi hissettim. Ya ben böyleyim deyip zaman zaman genel hattan ayrılmak ve partimin saray rejiminden kurtulmak için ilmek ilmek ördüğü dengelere zarar vermek pahasına kendi fikirlerimi söyleyecektim ya da kendimi frenleyip, parti disiplini içerisinde hareket edecektim. Ben, tüm gücümle siyaset yapmaya Gezi Direnişi’nden sonra, orada gördüklerimden, öğrendiklerimden, orada bozulan ezberlerimden sonra başladım ve kendime bir söz verdim, asla profesyonel bir siyasetçiye dönüşmeyecektim. Aktivisttim ve böyle kalmakta inat edecektim.
TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ’NE KATILIYORUM
Örgütlü kadın hareketinin hepimize öğrettikleri sayesinde yüzleştiğim toplumsal cinsiyet eşitsizliği üzerine yaptığım okumalar, gururla söylemeliyim ki beni azılı bir feminist haline getirdi. Ve yine geç kalarak da olsa nitelikli bir sosyal demokrat olmak üzere çıktığım yol ise beni bir kez daha ne mutlu ki Denizlerin yoluna çıkarttı… İşte o yol, o ruh bugün bu Meclis’te temsil ediliyor. Ve artık Türkiye’nin ilk kadın genel başkanının, Behice Boran’ın partisinin Meclis grubunu, ikisi bıyıklı üç erkeğe terk etmeye gönlüm razı gelmiyor. İşte ben bugün itibariyle, inandığım değerleri açıkça ve yüksek sesle savunmak için, bu düzeni biraz düzeltmeye değil, tümden değiştirmeye çalışmak için, dünya görüşüme daha yakın gördüğüm bir partiye, Türkiye İşçi Partisi’ne katılıyorum.
SİYASETTE OLDUĞUM GİBİ OLMAK İSTİYORUM
Ben hiç yürekten inanmadığım bir şeyi size anlatmadım, bundan sonra da yapmak istemiyorum. Ne düşünüyorsam, ne hissediyorsam açıkça onu konuşmak istiyorum. Siyasette olacaksam, olduğum gibi olmak istiyorum. İsteyen varsın imkansız desin, ben sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyada inat ediyorum! Ali İsmail’in düşlerindeki özgür dünyada inat ediyorum!