SPOR

CHELSEA’NİN VE PEP’İN YIKTIĞI ‘TÜRK FUTBOL YALANLARI’

Şampiyonlar Ligi Chelsea’nin oldu. Manchester City’yi neredeyse kalelerine yaklaştırmadan buldukları 2 net kontradan birinde golü bularak kazandılar.

Thomas Tuchel’i Dortmund’da ve ardından Paris Saint Germain’de dikkatle takip ettim. Oynattığı oyun Pep Guardiola – Hansi Flick – Hayranı olduğum Klopp gibi isimlerin hatta Lucien Favre’nin oyunlarından gerideydi. Ama hep pragmatistti.

Sonuç odaklıydı. PSG ile yarı finalde elenmenin eşiğinden son dakika golüyle döndüler. Finalde Bayern’e karşı silik kaldılar.

Ama Manchester City karşısındaki etkili 5-2-3 gibi dizilen defansif hat ve ani kontralarıni izlerken aklıma Daum’un taaa 2005’de “Geleceğin futbolu kontrataktır” öngörüsü geldi.

Son 3 Şampiyonlar Ligi şampiyonu Alman hocalardı ve sadece Alman hocalar için bonservis ödenmeye başladı.

Bu iki takımın ve hocanın takımlarını görünce ister istemez “100 Büyük Türk Futbol Yalanı” aklıma geldi.

• Misal “Kanatlara inip orta yapacaksın”

Pep’in takımları neredeyse hiç kanat ortası yapmıyor.

• “Modern futbolda 11 kişi topun arkasına geçecek”

Werner’i de Sterling’i de hiç topun peşinden koştururken görmedik.

• “Dere geçerken at değiştirilmez.” Tuchel, Chelsea’ye dere geçerken geldi. 29. maçında Şampiyonlar Ligi’ni aldı.

• “Camianın evlatları..” Camianın öz oğlu Frank Lampard gönderildi, Tuchel şampiyon oldu.

• Özellikle Emre Belözoğlu’nun inandığı bir büyük futbol yalanı da şudur: “Bir takımı şampiyon yapan en önemli unsur yerli oyuncuların kalitesi ve aidiyetidir.”

Pep’in Premier Lig’i sürklase eden kadrosunda en etkili isimler İngilizler mi yoksa Belçikalı-Cezayirli-Arjantinli-Portekizli oyuncular mı?

Tuchel’in takımının kaptanı İspanyol; maçın adamı Fransız ve hücumda Alman panzerleri görev yapıyor. Real’in babaları Modriç – Kroos ve Benzema İspanyol değil. Ya da Liverpool’da Henderson çok büyük karakter olsa da Dijk-Firmino-Salah-Mane hatta Vijnaldum’dan sonra gelir.

• “Büyük takım topa sahip olarak oynar.” Evet bu şekilde oynayan büyük takımlar var. Barcelona – City – Bayern gibi. Ama ManU – Atletico Madrid – Liverpool mesela çok fazla topla uğraşmayı tercih etmiyorlar.

Yani tek bir oyun; tek bir doğru; tek bir plan olamaz. Modern takımlarda olmazsa olmaz unsurlar dinamizm ve sürekli hareketlilik.

• Haa bir de “Ligi tanıyan hoca” maddesi var. Avrupa’nın her liginde yerel hocalar daha fazla takım çalıştırır, bu gerçektir. Ancak ligi tanıdığı iddia edilen hocalar kadar dışarıdan gelenler de başarılı olabiliyor.

Örnekler rahatlıkla artırılabilir. Demem o ki, dünya futbolunu her hafta izleyen bir futbolsever; artık belli dar kalıba sıkışmış, kendi içinde klanlaşmış, Avrupalı meslektaşlarından çok geride kalmış Türk teknik adamların safsatalarına inanmıyor.

 Ya gelişecekler ya da eski tip Türk teknik adamların azalarak yok olacaklarını görecekler.

Bir yanıt yazın

× Bize Ulaşın!